28 Ağustos 2009 Cuma

AŞİKÂR SIR

Sessizliğin sesini son ses açıp yatağına doğru ilerledi. O günün boş yoğunluğundan çok yorulmuştu. Sevmeye yıllar yıllı önce karar verdiği yalnızlığıyla yalnızdı. Sıkılmaktan sıkılır hale gelmişken kapı çaldı. Kapı zilini duymayalı baya olmuştu. Yıllardır kapısı sadece yanlışlıkla çalındığı için önce pek aldırmadı. Ama kapıdaki ısrarla tekrar çalınca sadık dostu yatağından kalkıp kapıya doğru yöneldi. Kapı kilitli değildi. Kim o demeden açtı. Kaybedeceği hiçbir şey yoktu kaybettiği yıllarının yanında. Kapı kolunu indirirken sanki onu hissedip heyecanlandı. Karşısında duran adamı sanki dün ayrılmış gibi hemen tanıdı. Tanıştığı sayılı kişiler arasında unutmak isteyip de unutamadığıydı. Yine de saf gururuna yenilip, "Kimi aramıştınız?" diye sordu. Adam onun neler hissettiğini hiçbir zaman anlayamadığı gibi şimdi de onu tanımadığını sandı. Oysaki o, onu bulabilmek için neler yapmış, cesaretini nasıl toplamıştı. Birden "Sanırım yanlış çaldım." dedi. Ev sahibi gözleriyle "dur!" diye çığlık atsa da geri adım atmamak için kapıyı kapattı. Ama içinden geçen bu değildi tabii. Kapının iki yanında ikisi de öylece kala kalmıştı. Hiçbir zaman anlaşamamış bu çift yıllardır birbirlerine olan aşklarını kalplerinden dillerine getirememişlerdi. Kırk iki yıl sonra tekrar görüşüp içlerinde tuttukları aşikâre sırlarını paylaşmamak yaşlı kadını üzmüştü. Dakikalar sonra yatağına değil de mutfağa doğru ilerleyip tıklım tıklım yalnızlığına son verdi. Yıllar önce kendine verdiği sözü tutmuş olduğundan ötürü mutluydu çünkü artık yoktu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder