27 Ağustos 2009 Perşembe

SEVİMLİ TEHLİKE

Bazen ne hissettiklerini anlayabildiğimi düşünürüm. "denizanası" olur ruh halim kimi zaman. Onları anlayabiliyorum ama anlayamayanlara nasıl anlatacağımı bilmiyorum. İngilizceyi anlayıp konuşamamak gibi bir şey bu. Sanki boşluktasın ve şoktan ıslaksın, hâlbuki sıcacıksın. Eziksin ama zarar verebilirsin. Zekisin ama bir şeyi tek yapamazsın. İngilizce cümle kurup yazmak konuşmaktan daha kolaydır. Denizanalarını anlamak, cümle kurup yazmak daha sonra yazdığını okurken bile heyecanlanmaya benzer. Çünkü onu ilk defa görüyor gibi olursun, her defasında bir ilk. Çok hızlı gittiğini sanırsın ama aynı yerdedir. "uzakta onlar buraya gelemez." dersin. Bir bakarsın ki bacaklarına değiyorlar. Aptal görünürler ama saçma bir zekâları vardır. Hepsi aynı gibidir, incelediğinde farklarını anlarsın. Seni mahvedebilir ama %99u sudur ve güneşte erir. Sana gelgitler yaşatır gelgitleriyle. O, gelgitleriyle yaşar senin gelgitlerin sana zarar verse de.


Gözlemi görmek lazım illa her şeyi? İçgüdü daha önemli değil mi? Denizanaları insanları görmez, duymaz ama hissederler. Eğer sizde onları hissederseniz iyi anlaşırsınız. Yok, korkar ya da tiksinirseniz denizden çıktıktan sonra baya bir kaşınırsınız. Yunanların "kızınca sokan" diye adlandırdıkları denizanaları sadece denizde yaşamaz. Herkesin içinde bir denizanası vardır kimimiz bilmese de...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder